24 Eylül 2015 Perşembe

Masa da Masaymış ha..

Adam yaşama sevinci içinde  Masaya anahtarlarını koydu.
Bakır kaseye çiçekleri koydu.
Sütünü yumurtasını koydu.
Pencereden gelen ışığı koydu.
Bisiklet sesini, çıkrık sesini,
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu. Adam masaya 
Aklında olup bitenleri koydu.
Ne yapmak istiyordu hayatta   
İşte onu koydu.
Kimi seviyordu, kimi sevmiyordu,
Adam masaya onları da koydu.
Üç kere üç dokuz ederdi,
Adam koydu masaya dokuzu.
Pencere yanındaydı, gökyüzü yanında,  Uzandı masaya sonsuzu koydu.
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür,  Masaya biranın dökülüşünü koydu.
Uykusunu koydu, uyanıklığını koydu,
Tokluğunu, açlığını koydu. 
Masa da masaymış ha..
Bana mısın demedi bu kadar yüke. 
Bir iki sallandı durdu,
Adam ha babam koyuyordu.
 Edip CANSEVER
Hayat paylaştıkça güzel,paylaştıkça çoğalır herşey. İyi bayramlar. Kalp kırmamak, orta yolu bulmak için çırpınan insanlar vardır, kırmayın onları. Bayram bayram üzmeyin kimseyi. 

22 Eylül 2015 Salı

7. Gün: Gündüz Gündüz Gezmeceler


Tatil bitti maalesef. Dönüş yolunda Efes'e ve Şirince'ye uğradık. İki kişi seyahat edince yolda kitap okuyamıyorum. Bugün kitap okuyamadım. Bu geri kaldığım ikinci gün oldu. Yarın da arife, bayram temizliği olur :/ gelmeseydik iyiydi.. 

21 Eylül 2015 Pazartesi

6. Gün: Macbeth/ Shakespeare

Tiyatroya devam ediyoruz bugün. Macbeth, shakespeare'in en kısa ama en ünlü trajedilerinden. Kısaca bahsetmek gerekirse; Kral Duncan'ın oğlu macbeth ve ordu komutanı banquo açıklıkta gezerlerken üç cadıyla karşılaşırlar. Cadılar macbethi glamis beyi, cawdor beyi ve geleceğin hükümdarı olarak selamlar. Komutan banquo' yu da soyundan hükümdarlar geleceğini söyleyerek selamlarlar. Kısa süre sonra macbethin glamis beyi ilan edilmesiyle ilk kehanet gerçekleşmiş olur, ve bunun üzerine macbeth diğer kehanetlerin de gerçekleşeceğini düşünerek kral olma hırsına kapılır.
Klasiklere boğulmuş durumdayım, fazla geldi ardı ardına bana. Bol kitaplı günler efendim, esen kalın. 

20 Eylül 2015 Pazar

5. Gün: Martı/ ÇEHOV

Günaydın..:) Tatilde dünya klasiklerine devam. Bugün Çehov'un yazdığı ilk oyun Martı var. Tiyatrosuz olmaz. Neyse kitaba geçelim.
Göl kenarındaki bir çiftlikte bir araya gelen, ortak noktaları sanat olan 4 ana karakter var. Eski bir tiyatro aktristi irina, çok da kültürlü olmayan yazar sevgilisi trigorin, annesinin hep gölgesinde kalmış irina'nın oğlu treplev ve aktrist olmak isteyen masum nina. Oyun bu dörtlünün ilişkilerini anlatıyor. Hamlet gibi oyun içinde oyunla başlıyor. Çehov'un yazdığı dört oyundan ilki. 1896'da sahnelenmiş. 110 sayfa, bir çırpıda biten kitaplardan. Bu set beni rus edebiyatına doyuracak sanırım:) Bol kitaplı günler hepinize, esen kalın..

19 Eylül 2015 Cumartesi

4. Gün: Don Hikâyeleri/ŞOHOLOV

Don hikâyelerini 5-6 yıl önce okudum. Şoholov'un gözlem ve betimleme yeteneğine hayran kaldığım kitaptır. Ki zaten nobel ödüllü yazardır.  Salya sümük zor bitirdim kitabı. 



Şoholov'un ilk eseridir. Don nehri bölgesindeki iç savaşın acımasızlığını, yoksulluğu, çaresizliği anlatan 16 hikaye var kitapta. Hepsini bir solukta okuyamayacağım kadar içimi ezdi kitap. Hikâyeler arasında farklı kitaplar okudum. Öyle bitirebildim. Öncesinde de sefilleri okumuşluğum vardı, yüreğim dayanmadı. Tatilde okumayın, ama okuyun.

18 Eylül 2015 Cuma

Her Gün 1 Kitapta 3. Gün: Martin Eden/Jack LONDON

Dünya klasiklerini set halinde aldığım için aralarında okuduklarım da var. Onları atlayacaktım ama bu kitaplar bahsetmeden geçemeyeceğim kitaplar.
Martin Eden hayatımı değiştiren bir kitap. Okuyabileceğim en doğru zamanda okudum bu kitabı. Yazar olmaya çalışan bir gemi işçisi Martin Eden. Hiç hırslı, azimli bir insan olmadım, olamadım. Ama bu kitabın gazıyla günde 16 saat ders çalıştım üç ay boyunca ve mali müşavirlik sınavını geçtim. 
Son iki gündür kafamı bir türlü toparlayamıyorum. Üzülüyorum, söyleyemiyorum, okuyamıyorum, yazamıyorum, dikemiyorum, çizemiyorum. Neyse, Martin Eden gerçekten çok sevdiğim bir kitap. Tekrar mı okusam ki? Siz okuyun efendim, iyi okumalar. 

15 Eylül 2015 Salı

Her Gün 1 Kitap'ta İlk Gün: Dönüşüm/KAFKA

Kitapları alıp eve gelince seçtiğim ilk kitap, Franz KAFKA'nın Dönüşüm' ü oldu. Yazarın bizzat kendisini bile tatmin etmemiş olmasına rağmen, en ünlü hikâyesidir.

 Pazarlamacı Gregor Samsa, bir sabah hamam böceğine dönüşmüş olarak uyanır ve hikâye sonraki süreci anlatır. Kafka'nın yazması sebebiyle babasının onu bir parazit, ailesinin sırtında  bir yük olarak gördüğü ve bir mektubunda bunu söylediğinden bahsedilmektedir. Hikayenin yazılmasında bunun payı olduğunu düşünüyorum. Dönüşenin aslında gregor değil, ailesi olduğu sonucu da çıkarılabilir. Özellikle de 17 yaşındaki kız kardeşin değişimi rahat bir şekilde görülmekte. Özetle kitap yazarın ailesiyle ilişkisine ışık tutuyor diyebilirim. Kitap 79 sayfa, bir çırpıda okuyup bitirilen kitaplardan. İyi okumalar. 

Tatil Kitapları

İzindeyim efendim, tembellik yapıyorum. Yıllık iznimden 6 gün kalmıştı, eşimle evde sefasını sürelim dedik. Dün kitapçıya uğradık ve biraz abartmışız, bakınız;
Eskişehirde yaşayanlar insancıl kitabevi'ni bilir. Dün bi uğrayalım dedik, birer tane alıp çıkalım dedik, eve yukarıdakilerle döndük :) eve gelince ben nasıl okuyacağım bu kitapları diye düşünürken madem dedim izinliyim, günde birtane  okurum ben. Hodri meydan o zaman her güne bir kitap! Dünya klasiklerini set halinde aldığımız için içlerinde okuduklarım da var. Kalanını her gün burda paylaşacağım sizinle.(gerçi henüz benden başka siteye giren yok ama olsun:) görüşmek üzere, mutlu günler...:)

9 Eylül 2015 Çarşamba

Haftanın Kitabı: Miss Marple' ın Son Maceraları

Agatha Christie'nin bu okuduğum kaçıncı kitabı bilmiyorum. Açıkçası Hercule Poirot kitaplarını daha çok seviyorum. Neyse kitap yazar öldükten sonra yayınlanmış. Kitapta 9 hikaye var;
- Tapınak
- Tuhaf Bir Şaka
- Mezura Olayı
- Kahya Kadın
- Kusursuz Hizmetçi
- Miss Marple Bir Öykü Anlatıyor
- Terzinin Bebeği
- Karanlık Sularda
- Greenshaw'ın Çılgınlığı
Hikayelerin bazılarında çözüm eksik kalmış gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Çevirmen birkaç cümle atlamış gibi geldi bana. Dediğim gibi zaten Mrs. Marple hayranı olan bir insan olmadığım için kitabı ortalama olarak değerlendirdim ister istemez. Yine de es geçmeyin derim. İyi okumalar..

7 Eylül 2015 Pazartesi

Sonbahar Kumaşları :)

Sizi bilmem de benim en sevdiğim mevsim sonbahardır. Hüzünlü insanların mevsimidir derler aslında, ama ben romantik biri değilim. Benim işim renklerle:) Sarılar, kırmızılar, toprak rengi, soluk yeşiller... Heryerin rengârenk olmasını seviyorum ben. Neyse çok uzattım :) yeni yeni kumaşlar aldım sonbahar için. Özellikle yaz sezonunda çok kullanılan süet kumaşların iki rengini birden aldım. Sonbahar kumaşı bu en güzelinden. Yazın severek giydiğim a kesim midi eteklerden sonbaharda da bol bol giymek istiyorum. Birini bu akşam kestim bile. Yarın bu haftanın programını ve inşallah dikip bitireceğim süet eteği paylaşacağım. Hoşçakalın..

Karpuz Dilimi Bozuk Para Çantası

Herkese merhaba. Geçen hafta o kadar yoğundu ki hiçbir şey yapmaya fırsat bulamadım. Canım arkadaşım Saliha evlendi. Aslında kına gecesinde giymek için dantel kalem etek dikmiştim ama ayakkabıları iş yerinde unuttuğum için giyemedim maalesef. Neyse o başka düğünlere kaldı. Yine geçen hafta sevgili İlkay hanımcığım için karpuz çanta diktim ve hazır teslim etmemişken fotoğraflayayım dedim.

Karpuz desenine bayılan canım arkadaşım İlkay ablam için birlikte hazırladığımız bu bozuk para cüzdanını yaz sonunda ancak tamamlayabildim. :) İlkay abla da tembelliğimi bildiği için hiç acele ettirmez sağ olsun. Çok sevimli oldu, güle güle kullansın, bereketle dolsun taşsın inşallah :)

2 Eylül 2015 Çarşamba

Haftanın Kitapları: Pinhan ve Siyah Süt

Herkese Merhaba,
     2015'in başında vaktimi ne kadar boş geçirdiğimi fark ederek bir şeyler yapmaya karar verdim. Kendime haftalık listeler hazırladım ve gerçekten büyük ölçüde uyguladım diyebilirim. Her hafta okunacak bir kitap, izlenecek iki film, bir parça dikiş işi ve bir diy projesi içeren haftalık programlar hazırladım. Telefonum tamirde olduğu için tuttuğum defteri fotoğrafını ekleyemiyorum ama bir de defter tuttum. Bugün itibariyle 36. haftadayım. Geçen yıla kıyasla yapmayı istediğim ama bir türlü başlayamadığım çoğu şeyi yaptım. Neyse efendim sonraki paylaşımlarda listeleri bol bol göreceksiniz zaten. Bu haftanın kitabı Elif Şafak'ın Pinhanı. Aslında geçen haftanın kitabıydı Pinhan.      Bu hafta programa göre yine Elif Şafak'ın Siyah Sütü okumam gerekiyordu, yerlerini değiştirdim. O zaman Siyat Sütten başlayayım.


Yeni evlenmiş ve "çocuk yapın" baskısını yaşayan kadınlara kitabı tavsiye ediyorum. İlk çocuğunu doğurduktan sonra kaleme aldığı otobiyografik bir roman. Kimsenin çocuk konusunda anlatmadığı, her yeni annenin karşılaşacağı olumsuzlukları kaleme almış Elif Hanım. Yaşadığı rol kargaşasını, alışık olduğu düzenin nasıl kontrolsüzce değiştiğini ve bu değişimi nasıl kabullendiğini güzel bir dille anlatmış. Evlendiğim andan itibaren ailelerin "torun" baskısını yaşadığım için okumak istediğim, pişman olmadığım bir kitap. Sanırım bir süre daha kendimi anneliğe hazır hissetmeyeceğim.


     Ve ikinci kitabımız da Pinhan. Henüz bitiremedim fakat elime aldığımda bırakamadığım bir kitap. Yazarın ilk romanı. Mevlana Büyük Ödülünü almış aynı zamanda. Küçük yaşlarda tekkeye yerleşen pinhan, herkesin bir hikayesinin olduğunu fark eder ve kendi hikayesini yazmak, kendini bulmak için yola düşer. Spoiler vermeden ana hikaye hakkında yalnız bunu söyleyebilirim, Zevkle okuduğum bir kitap.
Merhaba,
bu bilmem kaçıncı kez açtığım blog. Bu kez dolduracağım inanıyorum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum. Geçen yıl evlendim ve aslında eskisinden daha fazla bloga ayıracak vaktim var. Tembelliği seviyorum :)) Dikiş dikiyorum, yemek yapmak tam bir kabus ama seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum, resim yapıyorum, temizlik yapmıyorum... :) Yapabildiğim ve yapamadığım şeyleri burada paylaşmak, bilmediklerimi öğrenmek amacım. Yeni arkadaşlıklara vesile olması dileğiyle, görüşmek üzere..