nobel ödüllü kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nobel ödüllü kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2016 Pazartesi

Haftanın Kitabı: Körlük/Jose Saramago



Jose Saramago'nun 1995'te yayınlanan ve 98 Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan kitabı bu haftanın kitabı oldu. 
Konusu, körlüğün salgın hastalık gibi yayıldığı bir toplumda korku ve paniğin hakim olması sonucu ahlaki değerlerin çökmesidir. Kitapta olaylar adı bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde geçer; hiçbir kahramanın adı yoktur, herkes sıfatları ile anılır. Nokta ve virgül dışında hemen hiç noktalama işareti olmadan yazılmıştır. 2008 yılında filmi de çekildi. Haftanın filmi de o olsun madem. 
Özgün bir konusu var. Anlatımı akıcı. Henüz bitiremediğim için çok yorum yapmak istemiyorum hakkında, ama nobel almasına şaşmamalı. Nobel ödüllü yazarları okuma kararı almış olmam, bu yıl yaptığım en iyi şey olacak sanırım :) 
Yazarın daha sonra kaleme aldığı ve 2004' te yayınlanan kitabı "görmek", hikayenin devamıdır. 





4 Ocak 2016 Pazartesi

1. Haftanın Kitabı: Yüzyıllık Yalnızlık/ Gabriel Garcia Marquez




2016 Yılında Nobel Ödüllü kitaplar okumaya karar verdim. Ve yine okumakta geç kalınmış bu kitap ilk sırayı almış oldu. Kolombiyalı yazarın Meksika' ya ilk kez gittiğinde yazdığı başyapıtıdır. 1974'de yayınlanmış ve 1982'de Nobel Edebiyat ödülü almış. Büyülü gerçekliğin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmekte. Kitap şahane. Tek sevmediğim, karakterlerin kalabalık ve benzer isimli oluşu, takip etmek çok zor oldu. 

Kitapla ilgili en güzel açıklamayı yine yazarın kendisi yapmış, kitabın arka kapağında yer alan yazı şöyle;

"Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları birörnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı büyük bir dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."